Üyemiz Semih Özel’in 18-21 Ağustos 2024 tarihinde gerçekleştirdiği Ağrı Zirve faaliyeti ayrıntıların aşağıda yazdığı yazıdan ulaşabilirsiniz:
Yaz tatilinde stajdan bulduğum fırsatta solo Ağrı Dağı tırmanışı planladım. 17 Ağustos’ta yola çıktığım Ankara’dan 18 Ağustos’ta Ağrı Doğubayazıt ilçesine vardım. Ağrı Dağı’na çıkmak için resmi izin gerekiyor, eğer dağcılık lisansınız varsa kendiniz de alabilirsiniz. Ben daha lisansımı çıkartmadığım için izin işlemleri ve yürüyüşün başlayacağı yere ulaşım için biriyle ücreti karşılığında anlaştım. Gün içerisinde bunları halledip gece otelde konakladıktan sonra ertesi gün, 19 Ağustos, saat 10.00’da 2140 metre Çevirme mevkinden yürüyüşe başladım.
Dağa tur düzenleyen şirketler genelde aynı saatte başladıklarından yürüyüşe aynı anda başlayan 35-40 kişi vardık. Turlarla gelenler kamp yüklerini burada hayvanlara yükleyip ilk kamp olan 3200 metreye sadece su ve atıştırmalıklarıyla çıkıyorlar, ben bir dağ faaliyetinde yükümü taşıtmayı doğru bulmadığımdan kamp yükümle beraber çıktım. Her ne kadar yaz faaliyeti olsa da, kamp atılan yerler epey yüksek irtifada olduğundan kışlık ekipmanlarımla çıktım. 3 günlük yiyecek, yürüyüş anında içmek için ~2.5 litre suyla beraber toplam yüküm 17-18 kg civarındaydı. 3200 kampına çıkış yaklaşık 6 km, saat 10’da başladığım yürüyüş 13.00 gibi bitti. Kalan günler gibi ilk gün de güneşli ve açıktı. 3200 civarı yükseklikte farklı farklı şirketlerin kendilerine ayırdığı kamp alanları var ben yaklaşık 3300 metrede düz bir alana çadırımı kurdum. Bu ve yukarıdaki kampta su ve tuvalet mevcut ayrıca bu kampta duş da bulunuyor. Bulunduğum zamandaki su epey öncesinden yağmış olan karın suyu olduğu için tüm senenin tortusunu taşıyordu, bu yüzden doğrudan içmek için güvenilir görmedim. Kaynatıp soğuttuktan sonra pet şişelere doldurup içtim, ama su yine de ufak taşlar içeriyordu. Bu yüzden su filtreleme için ufak su filtreleri kullanılabilir. Suyu kaynatmadan içenlerden ishal olanları duydum. Yemek vs. işlerini hallettikten sonra uyuyup dinlendim.
Ertesi gün tüm ekipmanları toplayıp saat 9.30’da yürüyüşe başladım. İkinci günkü yürüyüş gene yaklaşık 1000 metre irtifa kazanımı ve 3.5 km bir parkurdan oluşuyordu, 2.5-3 saatte yürüyüş tamamlandı ve 2. kampa vardım. 1. kampta hava epey güzeldi ama burada soğuk kendini hissettiriyordu ve daha kalın elbiselerime geçtim. Dağa çıkanlar genelde bu kampa ilk çıktıkları gün gece kampı burada kurmuyorlar sadece antrenman ve yüksekliğe alışma amaçlı çıktıkları bu yükseklikten bir önceki kampa geri dönüyorlar. Ertesi gün 4200 kampına gelip sonraki gün zirve deniyorlar, yani toplam 4 gün sürüyor faaliyet. Eğer hava durumu uygun görünmüyorsa zirve yürüyüşü ona göre ertelenebiliyor. Hava durumunu mountain-forecast web sitesinden takip ediyordum. Bu sitede zirvede ve 1500 metreden 4500 metreye 1000’er metre aralıkla ölçüm noktası bulunduğu için verdiği tahminler iyi. Ertesi gün için hava açık ve nispeten rüzgarsızdı. Ben hem kondisyonumu yeterli gördüğüm hem de hava durumu uygun olduğu için ekstra gün eklemeyi uygun görmedim.
4200 kampında çadır kurmayı planlıyordum ama tur düzenleyen şirketlerin birinin çadırını gün boyu boş görünce kurmaktan vazgeçtim ve oraya geçtim. Bu irtifada çadır yerleri epey dar çünkü düz arazi çok az ve toprak çok taşlık olduğu için kazık çakmak epey zor ve çakılan kazıklar da sağlam tutunmuyor. Bu yükseklikte rüzgar da etkili olduğu için kendi çadırınızda kalacaksanız kuruluma dikkat etmek gerekli. Ertesi günkü plana göre gece 1’de yürüyüşe başlayıp gün doğumu civarı zirvede olmayı planlıyordum. Genellikle zirve deneyenler de bu saatte yürüyüşe başlıyor. Yürüyüş erken başlayacağı için direkt dinlenmeye başladım. Gece saat 12 gibi uyanıp kaynattığım suyu termosa doldurdum, yürüyüş günün en soğuk vakitlerinde olduğu için sıcak su yol boyu enerji takviyesi olarak iş gördü. Pet şişemdeki suya dokunmadım diyebilirim sıcak su varken. Ağır ekipmanları 4200’de kaldığım çadırda bırakıp yanıma sadece kramponlarımı, birkaç atıştırmalık, su, mont, eldiven, kafa lambası, buff ve batonlarımı aldım. Saat 1’de aynı anda başlayan gruplarla beraber yürüyüşe başladım.
4900 metreye kadar patika çok dar bu yüzden önünüzdeki insanın hızında ilerleyebiliyorsunuz, verdikleri molalarda önümdeki insanları geçiyordum. 4900 metrede buz parkuru başladığı için kramponlarımı taktım ve saat 6’da 5137 metre yükseklikteki zirveye vardım. Son parkur buz zeminde ama eğim az olduğu için kramponsuz, sadece batonlarla da çıkılabilirmiş. Bu rotada işaret bulunmadığı için ekstra dikkatli olunmalı çünkü dağın batı yüzünde kalan vadide neredeyse her sene ölümler yaşanıyor ve hava açık olmadığında yolu şaşırmak olası. Burada rotadan şaşmamak kritik.
Yükseltinin etkisi burada kendini tam anlamıyla hissettirdi, bu yükseltide atmosfer yoğunluğu deniz seviyesinin %55-60’ı kadar ve atmosfer gaz bileşimi aşağı yukarı benzer olduğu için havadaki oksijen oranı da deniz seviyesinin %55-60’ı kadar. Gene de adımlar arası süreyi uzatarak ve nefes sıklığını arttırarak çıkmak mümkün zaten bakınca 3 kilometrelik bir yürüyüşü 5 saatte tamamladım. Zirveden sonra sadece iniş kaldı. 4200’e inip kısa bir süre dinlendim, bıraktığım eşyaları yüklendikten sonra 2200’deki araç noktasına kadar yürüdüm ve oradan araçla Doğubayazıt’a döndüm. Böylelikle pazartesi saat 10’da başladığım Ağrı zirve faaliyeti çarşamba saat 13.00 gibi son buldu. Hızlı ve kondisyonu yerinde bir ekiple beraber tek gece kampla da zirve yapıp geri dönülebilir. Ağrı çıktığınız mevsime ve rotaya göre değişmekle beraber teknik bir dağ değil. Yapılan faaliyet yüklü, eğimli yürüyüş irtifanın etkilerine dikkat etmek önemli onun dışında 5137 metrelik zirvesine kıyasla kolay bir dağ.
Rota Bilgisi: WikiLoc: Bayram Kus, https://tr.wikiloc.com/dagcilik-rotalari/agri-dagi-5137m-54947442